Çağdaş Sözlük

arız ~ عريض

Almanca Sözlük - arız ~ عريض maddesi. Sayfa: 235 - Sira: 5

arız - عريض almanca anlamı, عريض - arız almanca osmanlıca ne demek. Osmanlıca-Almanca sözlükte عريض - arız kelimesi nasıl geçiyor. arız osmanlıca nasıl yazılır. arız nedir, arız ne demek arapca yazılışı.

Was bedeutet arız عريض auf Türkisch? Was bedeutet arız عريض ? arız عريض Bedeutung des osmanischen deutschen Wörterbuchs.

ماذا يعني arız عريض باللغة التركية؟ ماذا يعني ؟ arız عريض معنى القاموس الألماني العثماني.

arız عريض در ترکی به چه معناست؟ arız عريض به چه معناست؟ arız عريض معنی فرهنگ لغت آلمانی عثمانی.

arız ~ عريض güncel sözlüklerde anlamı:

aRIZ ::: So adan olan şey. Bir şeyin zâtına ve hakikatına ait ve lâzım olmayıp başka bir varlıktan bazan vâki ve kaim olan. Takılan. Yapışan. * Bir şeyi arz ve takdim edici olan. * Kalın ve geniş bulut. * Ön dişlerin haricindeki onaltı dişin herbiri. * İnsanın yanağı. * Hasta olduğundan dolayı kesilen deve. * Seyrek sakallı kimse. (Bak: İctima-i zıddeyn) * (Arz. dan) Gelen. * Tesadüfî vakıa. * Dağ, bulut. v.s. gibi görmeye mâni olan herşey. * Yanak.

ârız ::: (a. s. arz'dan.) : 1) gelen. 2) i. tesâdüfî vak'a. 3) i. dağ, bulut ve şâire gibi gör-miye manî olan herşey. 4) i. yanak.

ârız-ı gülgûn ::: gül renginde olan yanak, penbe, al yanak.

arîz ::: (a. s. arz'dan.) : geniş, enli.

arîz ve amîk ::: (genişliğine ve derinliğine) : enine boyuna, uzun uzadıya.

ârız ::: gelip çatan, bulaşan, yapışan.

Arız :::


  1. Sonradan ortaya çıkan.

  2. Bulaşmış, musallat olmuş
    Örnek: Zengin çocuklarına arız münasebetsizlikler, fakir çocuklarına mahsus fenalıklardan aşağı kalmıyor. H. R. Gürpınar

ârız ::: yanak , bulaşan , gelen , yapışan

ârız ::: ‬yanak

ârız ::: gelen

ârız ::: engel

ÂRIZ :::

Sonradan olan şey. Bir şeyin zâtına ve hakikatına ait ve lâzım olmayıp başka bir varlıktan bazan vâki ve kaim olan. Takılan. Yapışan. * Bir şeyi arz ve takdim edici olan. * Kalın ve geniş bulut. * Ön dişlerin haricindeki onaltı dişin herbiri. * İnsanın yanağı. * Hasta olduğundan dolayı kesilen deve. * Seyrek sakallı kimse. (Bak: İctima-i zıddeyn) * (Arz. dan) Gelen. * Tesadüfî vakıa. * Dağ, bulut. v.s. gibi görmeye mâni olan herşey. * Yanak.