Çağdaş Sözlük

nazır ~ ناظر

Almanca Sözlük - nazır ~ ناظر maddesi. Sayfa: 348 - Sira: 24

nazır - ناظر almanca anlamı, ناظر - nazır almanca osmanlıca ne demek. Osmanlıca-Almanca sözlükte ناظر - nazır kelimesi nasıl geçiyor. nazır osmanlıca nasıl yazılır. nazır nedir, nazır ne demek arapca yazılışı.

Was bedeutet nazır ناظر auf Türkisch? Was bedeutet nazır ناظر ? nazır ناظر Bedeutung des osmanischen deutschen Wörterbuchs.

ماذا يعني nazır ناظر باللغة التركية؟ ماذا يعني ؟ nazır ناظر معنى القاموس الألماني العثماني.

nazır ناظر در ترکی به چه معناست؟ nazır ناظر به چه معناست؟ nazır ناظر معنی فرهنگ لغت آلمانی عثمانی.

nazır ~ ناظر güncel sözlüklerde anlamı:

NAZIR ::: (C.: Nüzzâr) Nazar eden, bakan. * Bir idarenin veya dairenin umur ve işlerine bakan en büyük memur. Bir işin idaresine memur reis. * Kabine azalarından herbiri. Nâzır. Vekil. Bakan. * Vâsinin yapacağı tasarruflara nezarette bulunmak üzere musi veya hâkim tarafından tayin olunan zat. (Ist. Fık. K.)(Bir noktayı tam yerinde icad etmek için, bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahî lâzımdır. Zira, şu kitab-ı kebir-i kâinatın herbir harfinin, bâhusus zihayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih birer yüzü, nâzır birer gözü vardır. M.)

NAZIR ::: Taze, tazeleşen.

nazır ::: (a. s. nazar, nezâret'den. c. : nuzzâr) : 1) nazar eden, nezâret eden, bakan, gözeten. 2) i. (eskiden) vekîl, bakan [kabinede] . (bkz. : vezîr). 3) bir yüzü bir tarafa olan.

nâzır-ı vakf ::: huk. [eskiden] mütevelliye vakfa âit işlerde nezâret etmek ve bu işlerde rey bakımından mütevelliye mercî olmak üzere nasbolunmuş olan zat.

nâzır ::: nazar eden, bakan.

NaZIR ::: Allahü teâlâ hayy (diri), alîm (bilici), kâdir (gücü yetici) ve mütekellim (konuşucu) olarak sonsuz zamanlarda hep hâzırdır ve nâzırdır. Hayat, ilim, kudret ve kelâm sıfatları zamansız ve mekansız olduğu gibi, hâzır ve nâzır olması da zaman ve mekâna bağlı değildir. Allahü teâlânın sıfatlarının hepsi böyledir. Allahü teâlânın hâzır olması gibi hiç kimse hâzır değildir. Peygamberlerin aleyhimüsselâm, evliyânın ve sâlih mü'minlerin rûhlarının yardım için çağrıldıklarında ve başka zamanlarda hâzır olmaları, zamâna ve mekâna bağlı olarak meydana gelir. Evliyânın rûhları hâzırdır, bilirler demek, îmânı giderir. Burada îmânı gideren husus, evliyânın rûhlarının hâzır olacağına inanmak değil, onların rûhlarının hâzır olduklarını bilmediği hâlde gaybden haber vermektir. Çünkü gaybı Allahü teâlâ ve O'nun bildirdikleri bilir. (Seyyid Abdülhakîm)

2. Vakfın işlerini, dînin emirlerine uygun olarak idâre etmek üzere vâkıf (vakıf yapan) veya hâkim tarafından tâyin edilen mütevellînin vakıf işlerindeki tasarruflarını murâkabe (kontrol) etmesi ve gerektiğinde ona re'yleri (görüşleri) ile yardımcı olması için vazîfelendirilen kimse. Bâzan mütevellîye de nâzır denmiştir.

Vakfın nâzırı veya herhangi vazîfelisi, suç işlemedikçe azl olunamazlar (bu vazîfelerinden alınamazlar). Vakfı kirâya vermek, mütevellînin vazîfesidir. Hâkim, vâli karışamaz. Bir vakfın bir nâzırı ve bir mütevellîsi olsa, mütevellî, nâzırın haberi olmadan bir şey yapamaz. Kayyım (vakfın hizmetçisi), mütevellî ve nâzır aynı hakka sâhibdirler. (Fetâvây-ı Hayriyye)

Nazır :::


  1. Bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
    Örnek: Küçük fakat çok şirin bir oda, gölgelik, denize nazır. H. Taner

  2. Bakan
    Örnek: Eski nazırlardan birisine ilk defa burada rastladım. A. Gündüz

nâzır ::: bakan , nazar eden

nâzır ::: ‬bakan

nâzır ::: nezaret eden

Nazır ::: Bakan, vekil.

nazır ::: bakan

nazır ::: karşı

nazır ::: taraf

nazır ::: karşı

nazır ::: taraf

nazır ::: karşı

nazır ::: taraf

nazır ::: karşı

nazır ::: taraf

NAZIR :::

Taze, tazeleşen