Çağdaş Sözlük

ayn ~ عین

Almanca Sözlük - ayn ~ عین maddesi. Sayfa: 239 - Sira: 27

ayn - عین almanca anlamı, عین - ayn almanca osmanlıca ne demek. Osmanlıca-Almanca sözlükte عین - ayn kelimesi nasıl geçiyor. ayn osmanlıca nasıl yazılır. ayn nedir, ayn ne demek arapca yazılışı.

Was bedeutet ayn عین auf Türkisch? Was bedeutet ayn عین ? ayn عین Bedeutung des osmanischen deutschen Wörterbuchs.

ماذا يعني ayn عین باللغة التركية؟ ماذا يعني ؟ ayn عین معنى القاموس الألماني العثماني.

ayn عین در ترکی به چه معناست؟ ayn عین به چه معناست؟ ayn عین معنی فرهنگ لغت آلمانی عثمانی.

ayn ~ عین güncel sözlüklerde anlamı:

AYN ::: (C.: A'yan-A'yun-Uyûn) Göz. * Pınar, kaynak. Çeşme. * Tıpkısı, tâ kendisi. * Zât. * Eşyanın hakikatı. * Kavmin şereflisi. * Diz. * Altın. * Nazar değme. * Casus. * Her şeyin en iyisi. * Muayene etmek.

ayn ::: (a. i. c. : a'yân, uyûn) : 1) göz. 2) aslı, kendisi. 3) bir şeyin eşi, tıpkısı. 4) kaynak, pınar, (bkz. : a’yün). 5) Osmanlı alfabesinin yirmi birinci harfi, (bkz. : ayın).

ayn-el-yakîn ::: gözüyle görmüş gibi, kat'î. ayn-ı betrâ (ayın harfinin başı) : hemze.

ayn-ı mazmûn ::: huk. kusur olsun olmasın her halele tazmini lâzım gelen ayn.

ayn-ı mevkuf ::: huk. Vakfolunan şey.

ayn-i hatâ ::: yanlışın ta kendisi.

ayn-i vâhid ::: tek gözlü, (bkz. : yek-çeşm).

ayn-ül-fiil ::: fiil maddesinin ikinci harfi.

ayn-üs-sevr ::: 1) boğa gözü. 2) astr. semânın kuzey yarım küresinde bulunan boğa burcunun en parlak yıldızı, Ed. deberân, lât. : alpha Taurus; fr. Aldebaran; ing. Aldebaran.

ayn-üş-şems ::: değerli bir taş.

ayn ::: göz, aslı, kendisi.

AYN ::: 1. Boşlukta yer kaplayan ve ağırlığı olan yâni tartılabilen her şey, madde, cisim.

Dünyâ ayn ve araz (özellikler) dan meydana gelmiştir. Meselâ kalem, silgi birer ayndır. Bunların rengi, kokusu ise, arazdır. (Seyyid Şerîf Cürcânî, Teftezânî)

2. Alış-verişte, belli, meydanda, mevcut ve hâzır olan veya hâzır olmayıp da bulunduğu yeri, cinsi, miktârı belli edilen mal.

Alış-verişte söz kesilirken, ayn olan malın kendisini vermek lâzımdır. Benzeri hattâ daha iyisi olması için müşteri (alıcı) zorlanamaz. Fakat müşteri rızâsı ile alırsa mukâyada satışı, yâni belli bir malı, başka belli bir mal, ile değiştirmek olur. (İbn-i Âbidîn)

3. İnsanın zekât için ayırdığı ve yanında hazır bulunan malı.

Ayn olan malın zekâtını ayn olarak vermek lâzımdır. Ayn olan malın kırkta biri ayrılıp verilir. (İbn-i Âbidîn)

Deyn olan (başkasında bulunan) malın zekâtı, ayn olarak verilir. Yâni, başkasında bulunan malının zekâtını, hazır olan malından vermek lâzımdır. Hâzır malı yoksa başkasındaki malından zekât miktârını isteyip, teslim alıp, sonra bu fakire verilir. (İbn-i Âbidîn)

Ayn olan malın zekâtını deyn olarak vermek câiz değildir. Yâni hâzır olan malın zekâtı olarak fakirdeki alacağını bu fakire bağışlamak câiz değildir. (İbn-i Âbidîn)

ayn ::: göz , çeşme , pınar , eşyanın hakikatı , tıpkı

ayn ::: ‬göz

ayn ::: tıpkı

ayn ::: ayın harfi

Ayn ::: Para dışında, kazanılabilen bütün servet öğeleri

Ayn ::: Para dışında, kazanılabilen bütün servet öğeleri

ayn ::: göz

ayn :::

para dışında, kazanılabilen bütün servet öğeleri

AYN :::

(C.: A'yan-A'yun-Uyûn) Göz. * Pınar, kaynak. Çeşme. * Tıpkısı, tâ kendisi. * Zât. * Eşyanın hakikatı. * Kavmin şereflisi. * Diz. * Altın. * Nazar değme. * Casus. * Her şeyin en iyisi. * Muayene etmek