Çağdaş Sözlük

Sadaka ~ صدقه

Almanca Sözlük - Sadaka ~ صدقه maddesi. Sayfa: 210 - Sira: 27

Sadaka - صدقه almanca anlamı, صدقه - Sadaka almanca osmanlıca ne demek. Osmanlıca-Almanca sözlükte صدقه - Sadaka kelimesi nasıl geçiyor. Sadaka osmanlıca nasıl yazılır. Sadaka nedir, Sadaka ne demek arapca yazılışı.

Was bedeutet Sadaka صدقه auf Türkisch? Was bedeutet Sadaka صدقه ? Sadaka صدقه Bedeutung des osmanischen deutschen Wörterbuchs.

ماذا يعني Sadaka صدقه باللغة التركية؟ ماذا يعني ؟ Sadaka صدقه معنى القاموس الألماني العثماني.

Sadaka صدقه در ترکی به چه معناست؟ Sadaka صدقه به چه معناست؟ Sadaka صدقه معنی فرهنگ لغت آلمانی عثمانی.

Sadaka ~ صدقه güncel sözlüklerde anlamı:

SADAKA ::: Allah rızâsı için fakirlere verilen mal, para, ilim gibi insanın muhtaç olduğu her hangi bir şey. (Asr-ı Saâdette fukara-i müslimîn için toplanan zekâta dahi bu nâm verilirdi.) (Bak: Belâ)(...Ehl-i keşiften rivayeten bu geçen Ramazanda Ehl-i Sünnet ve Cemaat için bir ferec, bir fütuhat olacağını haber verdikleri halde zuhur etmedi. Böyle ehl-i velâyet ve keşif, neden hilâf-ı vâki haber veriyorlar? Benden sordular. Ben de birden sünuhat kabilinden olarak verdiğim cevabın muhtasarı şudur:Hadis-i Şerifte vârid olmuştur ki: "Bazen belâ nazil oluyor; gelirken karşısına sadaka çıkar, geri çevirir. " Şu hadisin sırrı gösteriyor ki: Mukadderat, bazı şeraitle vukua gelirken geri kalır. Demek ehl-i keşfin muttali olduğu mukadderat mutlak olmadığını, belki bazı şeraitle mukayyed bulunduğunu ve o şeraitin vuku bulmamasiyle o hâdise de vukua gelmiyor. Fakat o hâdise, ecel-i muallak gibi levh-i ezelînin bir nevi defteri hükmünde olan Levh-i Mahv-İsbat'ta mukadder olarak yazılmıştır. Gayet nadir olarak Levh-i Ezelî'ye kadar keşif çıkar. Ekseri oraya çıkamıyor. İşte bu sırra binaen, geçen Ramazan-ı Şerifte ve Kurban Bayramında ve daha başka vakitlerde istihrâca binaen veya keşfiyat nev'inden verilen haberler, muallak oldukları şerâiti bulamadıkları için, vukua gelmemişler ve haber verenleri tekzib etmiyorlar. Çünkü: Mukadder imiş, fakat şartı gelmeden o da vukua gelmemiş. Evet Ramazan-ı Şerifte bid'aların ref'ine Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ekseriyetle hâlis duası bir şart ve bir sebeb-i mühim idi. Maalesef câmilere Ramazan-ı Şerifte bid'alar girdiğinden, duâların kabulüne sed çekip ferec gelmedi. Nasılki sâbık hadisin sırriyle: Sadaka belâyı ref' eder. Ekseriyetin hâlis duası dahi, ferec-i umumîyi cezbeder. Kuvve-i câzibe vücuda gelmediğinden, fütuhat da verilmedi. L.)

sadaka ::: (a. i. c. : sadakat) : 1) sadaka. 2) zekât.

sadaka-i fıtr ::: fitre, şeker bayramında aynen 1667 gram buğday, buğday unu; 3334 gram arpa, arpa unu, kuru üzüm, hurma veya râyfce göre bunların bedelleri üzerinden yoksullara verilen sadaka.

sadaka-i mahbûse ::: huk. [eskiden] (bkz. : sadaka-i mevkufe).

sadaka-i mevkufe ::: huk. [eskiden] vakfı inşâ için kullanılan sarih sözlerdendir. "Vakfettim, hap-seyledim" gibi "sadaka-ı mevkufe kıldım" da denilebilir ve bu sözle de vakıf inşâ edilmiş olur.

sadaka-i muharreme ::: [eskiden] (bkz. : sadaka-i msvkufe).

sadaka-i muhbese ::: huk. [eskiden] (bkz : sadaka-i mevkufe).

sadaka-i müebbede ::: huk. [eskiden] (bkz. : vâkıf).

SADAKA ::: Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki:

Ey îmân edenler! Sadakalarınızı; insanlara gösteriş için malını harcayan, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan kimse gibi başa kakmak ve eziyet etmek sûretiyle boşa çıkarmayın... (Bekara sûresi: 264)

Akrabâya sadaka vermek, ecîr (sevâb) bakımından iki kattır. (Hadîs-i şerîf-Kenzül-Ummâl)

Yediğin şey sadakadır. Zevcene yedirdiğin şey, senin için sadakadır. Hizmetçine yedirdiğin şey, senin için sadakadır. Her iyilik sadakadır. (Hadîs-i şerîf-Dimyâtî)

Hoş (güzel) söz, bir sadakadır. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Müslim)

Mü'min kardeşinin yüzüne tebessüm etmek sadakadır. (Hadîs-i şerîf-Edeb-ül-Müfred)

Sadaka; belâları önler, ömrü uzatır, bedene sıhhat verir, malı arttırır. (S. Abdülhakîm Arvâsî)

Ölüler için duâ ve istiğfâr ederek ve onlar için sadaka vererek, imdâdlarına yetişmek lâzımdır. (Ahmed Fârûkî)

Zekât borcu veya başka borcu olanın sadaka vermesi sevâb olmaz, günâh olur. (S. Abdülhakîm Arvâsî)

2. Zekât.

Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki:

Sadakalar; Allah'tan bir farz olarak ancak fakirlere, miskinlere, (zekât toplayan) me'murlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (esirlik ve kölelikten kurtulmak isteyen esir ve) kölelere, (borcuna karşılık malı olmayan) borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihâd edenlere, (parasız kalmış) yolcuya mahsûstur. (Tevbe sûresi: 60)

Onların mallarından sadaka al ki, bununla onları (günahlarından) temizleyesin, onların (sevâblarını) artırıp yüceltesin. Ve onlara duâ et; çünkü senin duân, onlar için bir rahatlık ve huzûrdur (onların ızdırablarını yatıştırır). Allah onların îtirâflarını (senin de duânı) işitici, kalblerindeki pişmanlığı bilicidir. (Tevbe sûresi: 103)

Sadaka vermekle mal azalmaz. Allahü teâlâ, affedenleri azîz eder. Allah rızâsı için affedeni, Allahü teâlâ yükseltir. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

3. Ganîmet.

Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki:

(Ey Resûlüm!) Onlardan, sadakaların taksimi husûsunda seni ayıplıyanlar da vardır. Sadakalardan onlara da bir pay verilirse râzı olurlar, şâyet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar. (Tevbe sûresi: 58)

Sadaka :::


  1. Dilenciye verilen para.

  2. Yoksullara yardım olarak karşılıksız verilen şey
    Örnek: Sen bana niye söylemedin? Sadaka verirdik, adak adardık. M. Ş. Esendal

sadaka ::: ihtiyaç sahiplerine yardım , Allah rızası için fakirlere verilen şey veya para , Allah için yapılan yardım , Allah rızası için fakirlere verilen mal , para , ilim gibi insanın muhtaç olduğu her hangi bir şey , (asr-ı saadette fukara-i müslimin için toplanan zekata dahi bu nam verilirdi , )

SADAKA :::

Allah rızâsı için fakirlere verilen mal, para, ilim gibi insanın muhtaç olduğu her hangi bir şey. (Asr-ı Saâdette fukara-i müslimîn için toplanan zekâta dahi bu nâm verilirdi.) (Bak: Belâ)(...Ehl-i keşiften rivayeten bu geçen Ramazanda Ehl-i Sünnet ve Cemaat için bir ferec, bir fütuhat olacağını haber verdikleri halde zuhur etmedi. Böyle ehl-i velâyet ve keşif, neden hilâf-ı vâki haber veriyorlar? Benden sordular. Ben de birden sünuhat kabilinden olarak verdiğim cevabın muhtasarı şudur:Hadis-i Şerifte vâri