Çağdaş Sözlük

hukuk ~ حقوق

Almanca Sözlük - hukuk ~ حقوق maddesi. Sayfa: 131 - Sira: 27

hukuk - حقوق almanca anlamı, حقوق - hukuk almanca osmanlıca ne demek. Osmanlıca-Almanca sözlükte حقوق - hukuk kelimesi nasıl geçiyor. hukuk osmanlıca nasıl yazılır. hukuk nedir, hukuk ne demek arapca yazılışı.

Was bedeutet hukuk حقوق auf Türkisch? Was bedeutet hukuk حقوق ? hukuk حقوق Bedeutung des osmanischen deutschen Wörterbuchs.

ماذا يعني hukuk حقوق باللغة التركية؟ ماذا يعني ؟ hukuk حقوق معنى القاموس الألماني العثماني.

hukuk حقوق در ترکی به چه معناست؟ hukuk حقوق به چه معناست؟ hukuk حقوق معنی فرهنگ لغت آلمانی عثمانی.

hukuk ~ حقوق güncel sözlüklerde anlamı:

HUKUK ::: (Hakk. C.) Haklar. * İnsanın cemiyet hayatında riâyet etmesi lâzım gelen kaideler, esaslar, yâni; şer'i ve adli hükümler. Haklıyı haksızdan ayıran kaideler. * Şeriat kitablarında yazılı olan haklar, kanunlar ve kaideler. * Üniversitenin hukuk tahsili yaptıran kısmı. * Hukuk Fakültesi.

hukuk ::: (a. i. hakk'ın c.) : 1) haklar. 2) hakikatler. 3) kanunların verdiği haklar. 4) hâkim ve avukat yetiştiren mektep. İlm-i hukuk : hukuk bilgisi.

hukuk-i cezaiyye ::: ceza hukuku.

hukuk-i düvel ::: devletler umûmî hukuku.

hukuk-i emiriyye ::: huk. [eskiden]- ıstılah olarak dar bir mânâda- memleket arazîsinden alınan öşür.

hukuk-i esâsiyye encümeni ::: tar. Türkiye Cumhûrieti'nin kurulmasına esas teşkîl edecek teşkîlât-ı esâsiyye kanunu lâyihasını hazırlamakla görevlendirilen encümen.

hukuk-i ibâd ::: insan hukuku.

hukuk-i kadime ::: eskiden beri olan tanışıklık.

hukuk-i medeniyye ::: medenî hukuk, fr. droits civits.

hukuk-i milel ::: milletler arası hukuk, fr. droit international.

hukuk-i mevzua ::: konulmuş kanunların meydana getirdiği hukuk.

hukuk-ı mücerrede ::: huk. [eskiden] mülkten mücerret olan haklar, [mürur ve şüf'a hakları gibi].

hukuk-i müfrede ::: huk. [eskiden], (bkz. : hukuk-ı mücerrede).

hukuk-i siyâsiyye ::: memleket idaresini ve halkın hakkını tanıyan hükümlerin hepsi, fr. droit politique.

hukuk-i şahsiye ::: şahsın, kişinin hukuku.

hukuk-i tabîiyye ::: insanların yaradılıştan sahip oldukları hukuk, fr. droits naturels

hukuk-ı teâmüliyye ::: memleketin ahlâkını, âdetlerini belirten örf.

hukuk-ı zevciyyet ::: huk. [eskiden] kan ile kocanın yekdiğerine karşı hâiz oldukları haklar.

hukuk ::: haklar, haklarla ilgili ilim.

Hukuk :::


  1. Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze
    Örnek: Hukuk daima âdetlerin peşinden gider, önüne geçmez. P. Safa

  2. Bu yasaları konu alan bilim
    Örnek: Kaldı ki, böyle bir hareket, milletlerarası hukuka taban tabana zıttı. Y. K. Karaosmanoğlu Beş okka şekeri tam on gün idare ettik. A. Gündüz

  3. Yasaların ceza ile ilgili olmayıp alacak verecek vb. davaları ilgilendiren bölümü.

  4. Haklar.

  5. Ahbaplık, dostluk.

hukuk ::: haklar , hukuk

hukuk ::: ‬hukuk

hukuk ::: haklar

Hukuk ::: İçtimai hayat nizamının muhafaza ve idamesi için cemiyet azası sıfatiyle fertlerle fertler, veya cemiyetle -yani devletle- fertler, yahut muhtelif devletler arasındaki münasebetleri tanzim eden usul ve kaidelerdir.

hukuk ::: hak

HUKUK :::

(Hakk. C.) Haklar. * İnsanın cemiyet hayatında riâyet etmesi lâzım gelen kaideler, esaslar, yâni; şer'i ve adli hükümler. Haklıyı haksızdan ayıran kaideler. * Şeriat kitablarında yazılı olan haklar, kanunlar ve kaideler. * Üniversitenin hukuk tahsili yaptıran kısmı. * Hukuk Fakültesi.